Boşanma ile ilgili ilk bilmemiz gereken, boşanmanın bir süreç olduğudur. Yani bir anda olup biten bir olay değildir. Bu süreç boşanma öncesinde ve sonrasındaki ilişkileri, çatışmaları ve boşanma sonrasındaki uyum süreçlerini içerir. Dolayısı ile süreç yıllarca devam edebilir.
Boşanmanın özellikle ilk dönemlerde çocukların hemen hepsi için bir stres kaynağıdır.
Boşanma sonrasında çocukların yaklaşık yüzde yirmisinde sorunlar ortaya çıkar. Bu oran, boşanmamış ailelerdeki çocuklara göre riskin yaklaşık 2 kat artmış olduğunu göstermektedir. En sık davranış sorunları, kurallara uymama, akademik başarıda düşüklük, kaygı ve depresyon gözlemlenir. Boşanma, çocuklarda sosyal ilişki sorunlarına da yol açabilir ve çocuğun kendi evliliğinde boşanma olasılığını arttırır. Öte yandan, boşanmış ailelerin çocuklarının büyük kısmında klinik olarak anlamlı sorunlar görünmez. Boşanmış ailelerden gelen birçok çocuk, yaşıtlarından daha mutlu ve daha başarılıdır.
Boşanma pek çok farklı açıdan streslidir.
Öncelikle, geçiş süreçleri başlı başına zorludur. Boşanmadan önceki bir iki yıl aile için duygusal ve pratik olarak çalkantılıdır. Çocuklar bu dönemde anne baba arasındaki çatışmalara maruz kalırlar.
Boşanma ve ayrılma sürecinin başı birçok aile tarafından iyi yönetilemez.
Kriz ortamı içerisinde çocuğa uygun bir açıklama yapılmadan bir ebeveynin evden gitmesi (genelde baba) az görülen bir durum değildir. Bu, çocuğun kaygılanmasına, olaylara kendi başına anlam vermeye çalışmasına, kafasının karışmasına ve kendisini yalnız hissetmesine neden olabilir. Resmi olarak boşanma olana veya bir mahkeme kararı çıkana kadar çocuk babasını göremeyebilir.
Boşanma ile ebeveynlik kalitesi düşer.
Çoğu zaman çocuğun babayı görme imkânı azalır. Bu durum, özellikle boşanma öncesinde babası ile yakın bir ilişkisi olan çocuklarda önemli bir stres kaynağıdır. Anne çocukla beraber olsa bile, kendi duygusal durumu, ekonomik sorunları nedeniyle yeterli ilişkiyi kuramayabilir. Tek başına çocuk yetiştirmenin zorlukları çocukla beraber yaşayan ebeveyni olumsuz etkileyebilir. Boşanma sonrasında birçok ekonomik sorun ortaya çıkar ve bu da hem ebeveynlik kalitesini hem de genel yaşam kalitesini düşürür. Eğer çocuk taşınmak zorunda kalırsa, okulunu, evini, arkadaş çevresini de kaybetmiş olur. Boşanmadan sonra anne baba arasındaki sorunlar ve çatışmalar özellikle de çocuğu dahil edecek ve arada bırakacak şekilde devam ederse, çekişmeli boşanma durumlarında çocukta sorun riski artar.
Boşanma, anne babayı da olumsuz etkiler.
Duygusal destek ve ekonomik güvenlik azalır. Eşler genelde birbirini daha sağlıklı yaşam biçimi için destekleyemez ve boşanmadan sonra eşlerde olumsuz alışkanlıklar (aşırı içki içme gibi) ortaya çıkabilir veya var olanlar artabilir. Anne baba kendi hayatlarını tekrar düzenli, ekonomik açıdan yeterli, yakın sosyal ilişkiler içeren ve tatminkâr bir hale getirene kadar sorunlar devam edebilir.
Koruyucu Faktörler
Boşanmanın olumsuz etkilerinden çocukları koruyan faktörler arasında en azından bir ebeveyn ile iyi ilişkileri sürdürmesi, anne baba arasındaki çatışmaların bitmiş olması, ekonomik açıdan stabil bir duruma ulaşma ve diğer ebeveyn ile iyi ilişkinin devamı gelir. Ayrıca çocuğun zeki olması, iyi sosyal ilişkiler kurabilmesi, mizacının “kolay” olması, akademik başarısının yüksek olması koruyucudur. Her iki ebeveynin de hem sevgi gösterebilme hem de sınır koyma becerilerinin yüksek olması sorunları azaltacaktır.
Ne Yapmalı?
Boşanmanın çocuklar üzerindeki etkilerini azaltma yollarını yukarıdaki riski arttıran ve koruyucu olan faktörlerden çıkarabiliriz.
- Ayrılma döneminde çocuğa gelişim düzeyine uygun bir şekilde bilgi verilmelidir. Burada anne baba birbirini suçlayıcı bir tutum almamalıdır. Çocuk özellikle kendi hayatının nasıl olacağını merak eder. Bu nedenle çocuğa nerede kalacağı, aynı okula devam edip etmeyeceği, babasını ve diğer yakınlarını nasıl ve ne sıklıkla görebileceği gibi bilgiler anlayabileceği bir şekilde verilmelidir.
- Çocuklar bazen ayrılma ile ilgili kendilerini suçlayabilirler. Ayrılmanın onlarla ilgili olmadığı net bir şekilde söylenmelidir. Tabii, buradan ayrılma çocuğu “ilgilendirmez” anlamı çıkmamalıdır, bu anlama gelebilecek bir yaklaşım çocuğun tepkisine neden olabilir.
- Anne ve baba çocuğa uygun şekilde sınır koymaya ve sevgi göstermeye devam etmelidirler. Çocuklar sınırların belli olmasından hoşlanırlar. Çocukların aşırı sıkılması veya uygun sınır konulmaması çocuğun mutsuz olmasına neden olur.
- Babanın katılımının sağlanması ve sürdürülmesi çocuğun mutluluğu ve gelişimi için önemlidir. Babanın varlığı ve desteğinin sürmesi annenin hayatını da kolaylaştıracaktır ve çocuğu ile olan ilişkisini daha olumlu hale getirecektir.
- Anne ve babanın ayrıldıktan sonra her konuda aynı fikirde olması gerekli değildir. Belli sınırlar içinde anne ve babanın kendi evlerinde kendi düzenlerini kurması beklenmelidir. Dolayısı ile anne babanın çocuğun ne yediği, ne giydiği, ne zaman yattığı gibi konularda genel olarak anlaşması yeterli olacaktır. Anne babanın her ayrıntıda anlaşmaları gerekmez.
- Çocuklar ile kaliteli ilişki kurmak için erişkinlerin psikolojik durumlarının iyi olması gerekir. Bu bazen zaman alır ve bu yoldaki en önemli adım hayatını tekrar düzene koymaktır.
- Boşanma sonrasında akademik sorunlar sıktır, çocukların bu açıdan desteklenmesi gereklidir. Ekonomik olanakların el verdiği durumlarda, özellikle de annenin psikolojik açıdan iyi olmadığı durumlarda akademik destek alınması iyi sonuç verebilir.
- Boşanma sonrasında çatışmalara çocuk katılmamalıdır. Çatışmalar devam etse bile eğer çocukları kapsamazsa, çocuklar çok daha az etkilenir.
- Anne ve babanın birbirini aşırı suçlaması ve kötülemesi bunu yapan ebeveynin çocukla olan ilişkisini daha da kötü etkiler ve bumerang gibi geri döner. Bu davranıştan uzak durmak gereklidir.
Prof. Dr. Özgür Öner – Çocuk ve Ergen Psikiyatristi – Psikoterapist
Bunlar da İlginizi Çekebilir