- Kaygı Nedir?
- Korkudan Farkları Nelerdir?
- Kaygı / Korku İlaçsız Nasıl Tedavi Edilir?
- Kullanılabilecek İlaçlar Nelerdir?
- Yan Etkileri Nelerdir?
- Hangi Korkular Çocuklarda Sık Görülür?
- Korku ve Kaygıya Anne Baba Yaklaşımı Nasıl Olmalıdır?
- Okul Korkusu Nedir?
- Panik Bozukluğu ile Panik Atağın Farkı Nedir?
- Panik Bozukluğu Nedir?
- Panik Bozukluğu Nasıl Tedavi Edilir?
- Ayrılık Korkusu / Kaygısı Nedir?
- Sınav Korkusu / Kaygısı Nedir, Nasıl Tedavi Edilir?
- En İyi Anksiyete İlacı Hangisidir?
Kaygı Nedir?
Kaygı kişinin yaşına ve gelişim seviyesine göre uygunsuz ve aşırı bir şekilde, kontrol etmekte zorlandığı, gerçeklerle uyuşmayan veya abartılı, çabuk geçmeyen, kişinin günlük yaşamını engelleyen ve bazı durumlardan kaçınmasına yol açan aşırı bir endişe halidir
Korkudan Farkları Nelerdir? Fobi Nedir?
Korkuda kişide endişe yaratan nesne veya durum açıkça bellidir. Örneğin yükseklik korkusu gibi. Kaygıda ise aslında kişi gerçekte neden endişe duyduğunu çok iyi tarif edemez, evhamlıdır. Fobi, aşırı yoğun, kontrol edilmekte güçlük çekilen ve bireyin yaşamını olumsuz etkileyen korkudur.
Hangi Korkular Çocuklarda Sık Görülür?
Çocuklarda sık görülen korkular yaşa göre değişir. 7-12 aylarda bebekler yabancılardan korkar. Yabancı korkusu en yüksek durumuna 18 ay civarında gelir ve normalde 2,5 yaş civarında azalır. Erken çocukluk döneminde yani okul öncesinde çocuklar en çok annelerinden veya sevdiklerinden ayrı kalmaktan, yüksek sesler ve ani hareketlerden, canavarlardan, kötü rüyalardan korkarlar. Okul çağı çocukları karanlıktan sıklıkla korkar. Okulun başlaması ile birlikte başarısız olmaya ve arkadaşlıklara dair kaygılar da artar. Ergenlerde ise görünüm ve sosyal çevre ile ilgili kaygılar, sınav kaygısı en üst noktada olabilir. Panik bozukluk genelde ergenlikten önce başlamaz.
Korku ve Kaygıya Anne Baba Yaklaşımı Nasıl Olmalıdır?
Özellikle küçük çocuklarda çocukların duygusal durumunu anne ve babanın duygusal durumu belirler. Bu nedenle ufak çocuklarda korkunun daha az olması için anne babanın devamlı korkutucu şeyler söylememesi ve kendilerinin kaygıyla başa çıkmayı bilmesi gerekir. Bir diğer yaklaşım hatası ise çocuğun korku ve kaygılarını küçümsemek ve dalga geçmektir. Bu çocuğun kendisine olan güvenini daha da azaltır ayrıca hissettiği duyguyu da değersiz hale getirir. Anne babalar çocuklarının korktukları şeyle yüzleşmesi gerektiğini bilirler, ama büyük çoğunluğu bunun doğru yolunu bilmedikleri için çocuğu hazır olmadığı anda en çok korktuğu durumla yüzleşmesi için aşırı zorlarlar, çocuk bunu yapmak istemeyince veya yapamayınca da kızarlar. Bu da çocukta sadece anne babasını hayal kırıklığına uğrattığı için üzüntü ve onu anlamadıkları için onlara karşı öfke duymasına yarar. İlk yapılması gereken çocuğun duygusunu onaylamak ve kabul etmektir (“Bunun seni korkuttuğunu/kaygılandırdığını/heyecanlandırdığını/rahatsız ettiğini biliyorum. Hiç güzel bir his değildir herhalde.”) Sonra, çocuğun daha önceden denemediği davranış alternatiflerini denemek için bir beyin fırtınası yapmak gerekir. Çocuğun da kabul ettiği, en basit görünen adımdan başlanmalıdır, çünkü başarı esastır. Başarı başarıyı getirir ve motivasyonu arttırır. En küçük başarı hatta başarı olmasa bile çaba mutlaka görülmeli ve ödüllendirilmelidir. Yaklaşımımız şu: Şu anda elinden gelenin en iyisini yapıyorsun, ama ileride daha iyisini yapabilirsin.
Okul Korkusu Nedir?
Okul korkusu aslında pek çok durumun sonucunda ortaya çıkabilir. Okula yeni başlayan çocuklarla ergenlerdeki nedenleri farklıdır. Okula yeni başlayan çocuklarda nedeni genelde ayrılma kaygısıdır. Ayrılma kaygısında çocuk annesinden veya diğer bakım veren kişilerden ayrıldığında, ayrılma olasılığı olduğunda veya ayrılacağını düşündüğünde aşırı tepkiler verir. Bu tepkiler karın ağrısı, baş ağrısı, kusma, baş dönmesi gibi belirtilerin yanı sıra şiddetli bir kaçınma davranışını da içerebilir. Yani çocuğu evden annesi olmadan veya okul için çıkarmak bile mümkün olmayabilir. Ayrılma kaygısı çoğu çocukta kendiliğinden geçse de bazı çocuklarda çok büyük sıkıntılara neden olabilir. Benim tecrübem, ayrılma kaygısı olan bir çocuğun annesinde de her zaman ayrılma kaygısı olduğu yönünde. Ergenlerde okul reddi ise ya okuldaki bir olaya, ya olumsuz arkadaş çevresi ve ders başarısızlığına veya psikiyatrik sorunlara bağlıdır. Bu nedenle dikkatle ele alınması gerekir.
Panik Bozukluğu ile Panik Atağın Farkı Nedir?
Panik atak, bir bireyde birden ortaya çıkan vücuduyla ilgili belirtiler (baş dönmesi, bayılma hissi, çarpıntı, terleme, ağız kuruması, karın ağrısı gibi), düşünsel belirtiler (çıldıracağım, öleceğim, rezil olacağım, kendimi kontrol edemeyeceğim) ve davranışlarla (donup kalma, bayılma, kaçma gibi) ortaya çıkan bir durumdur. Panik atak pek çok duruma bağlı olabilir. Örneğin fobik insanlar korktukları durumla karşılaşınca panik atak geçirebilirler. Özellikle 35 yaş üstünde yeni başlayan olgularda diğer hastalıklar mutlaka göz önünde tutulmalıdır, çünkü özellikle kalp ve akciğer/solunum sistemi hastalıkları panik atağa neden olabilir. Ayrıca ilaç yan etkileri ve uyuşturucu maddeler de göz önünde tutulmalıdır. Panik Bozukluğu’nda ise panik atakları sebepsiz yere, birdenbire ortaya çıkarlar. Sık sık tekrar ederler. Bu nedenle kişide tekrar panik atak geçireceğim korkusu başlar. Bu korkuyla beraber birçok kişi tek başına bir yere gidememeye, yardım alamayacağını veya dışarı çıkamayacağını düşündüğü durumlardan (kalabalık yerler, sinemada orta sıralar gibi) kaçınmaya başlar.
Panik Bozukluğu Nedir? Panik Bozukluğu Nasıl Tedavi Edilir?
Yukarıda da belirtildiği gibi Panik Bozukluğu, panik atakların sebepsiz yere, birdenbire ortaya çıktığı ve sık sık tekrar ettiği bir bozukluktur. Bu nedenle kişide tekrar panik atak geçireceğim korkusu başlar. Bu korkuyla beraber birçok kişi tek başına bir yere gidememeye, yardım alamayacağını veya dışarı çıkamayacağını düşündüğü durumlardan (kalabalık yerler, sinemada orta sıralar gibi) kaçınmaya başlar. İlaçsız tedavisinde davranışçı terapi ve bilişsel davranışçı terapi, ilaçla tedavisinde ise Seçici Serotonin Geri Alım İnibitörleri (Selective Serotonin Reuptake Inhibitors) grubu ilaçlar, daha çabuk tedavi gereken durumlarda yeşil reçete ile temin edilen, yani kullanımı kontrollü ilaçlardan olan benzodiazepinler ve çok fazla çarpıntı, terleme, mide bulantısı, titreme, kızarma gibi fiziksel belirti gösteren olgularda Propranolol (Dideral) ismindeki ilaç kullanılabilir. İlaçlarla ilgili daha fazla bilgi için Korku/Kaygı İçin Kullanılabilecek İlaçlar Nelerdir? Yan Etkileri Nelerdir? kısmına , ilaçsız tedaviler için Kaygı/Korku İlaçsız Nasıl Tedavi Edilir? kısmına bakınız.
Ayrılık Korkusu / Kaygısı Nedir?
Ayrılık Korkusu (Separation anxiety disorder), evden veya çocuğun bağlandığı kişilerden ayrılma ile ilgili aşırı kaygı duyması, ayrılma ile ilgili kabuslar görme, anne baba ayrılacağı zaman ağlama ve onlara yapışma, ayrıldığı zaman davranış sorunları gösterme ve anneden ayrılmamak için okula gitmeme gibi davranışlar göstermeyi içermektedir. Bu tanının konması için belirtilerin en az dört hafta sürmesi ve çocuğun yaşı ile uyumlu olmaması gereklidir. Örneğin, 2 yaşında bir bebeğin ayrılma sırasında belirti göstermesi ayrılma kaygısı bozukluğu kapsamına girmez. Bazı olgularda yetişkinliğe kadar devam edebilir.
Sınav Korkusu / Kaygısı Nedir, Nasıl Tedavi Edilir?
Sınav korkusu/kaygısı, bireyin sınavla ilgili durumlarda ve sınavın kendisinde aşırı yoğun bir kaygı yaşaması halidir. Yaşanan kaygı ve korkunun aşırı olduğunu kontrol edilememesi, performansı ve yaşam kalitesini bozması ile anlaşılır. Sınav kaygısı, eğer sınava yakın bir zamansa kısa süreli etki eden ilaçlarla, eğer sınava daha uzun süre varsa psikoterapi ile yapılır.
Kaygı / Korku İlaçsız Nasıl Tedavi Edilir?
Kaygı ve korkuların ilaçsız tedavisinde psikoterapi kullanılır. Bu amaçla en sık kullanılan iki psikoterapi/tedavi şekli davranışsal terapi ve bilişsel/davranışçı terapidir. Her iki terapi şeklinde de esas kişinin korktuğu nesne veya durumla dereceli bir şekilde karşılaşması ve kaçınmanın engellenmesidir. Bilişsel terapilerde ayrıca bireyin olayları yanlış yorumlamasına neden olan çarpıtılmış düşünce şemaları ele alınır.
Korku / Kaygı İçin Kullanılabilecek İlaçlar Nelerdir? Yan Etkileri Nelerdir?
Bu bozuklukların tedavisinde ana olarak kullanılan ilaçlar Seçici Serotonin Geri Alım İnibitörleri (Selective Serotonin Reuptake Inhibitors) grubu ilaçlardır. Bu ilaçlar aynı zamanda depresyon için de etkilidirler, yani antidepresan özellikleri vardır. Bu gruptaki ilaçların etkisi 4-6 hafta içinde istenen düzeye gelir. Güvenli ilaçlardır. En sık yan etkileri bulantı ve kusmadır, bu yan etkiler ilk haftalarda daha belirgindir. Uyku ve iştah değişiklikleri yapabilir. Bu ilaçlardan paroksetin (Seroxat) çocuk ve gençlerde kullanılmamalıdır. Daha çabuk tedavi gereken durumlarda yeşil reçete ile temin edilen, yani kullanımı kontrollü ilaçlardan olan benzodiazepinler kullanılır. Bunların en ünlüleri Diazem, Xanax ve Rivotril olarak sayılabilir. Bu ilaçlar tedavini başında ek olarak kullanılabilir ancak hiçbir zaman kaygı/korku tedavisinde tek başına kullanılmamalıdır. Çok fazla çarpıntı, terleme, mide bulantısı, titreme, kızarma gibi fiziksel belirti gösteren olgularda Propranolol (Dideral) ismindeki ilaç kullanılabilir. Bu ilaç özellikle performans kaygısı olanlarda daha etkilidir. Ancak tansiyon düşürücü etkisi olduğu için dozu iyi ayarlanmalıdır.
En İyi Anksiyete İlacı Hangisidir?
“En iyi” diye bir ilaç yoktur. Hangi ilaç tedavisinin uygulanacağına kişinin belirtilerinin şiddeti, süresi, genel tıbbi durumu ve ilaçların yan etkilerine göre karar verilir. Ancak Xanax, Diazem gibi ilaçlar diğerlerinden daha hızlı etki gösterirler.
Bunlar da İlginizi Çekebilir