COVID-19 pandemik, yani dünyanın tamamına yayılmış bir hastalık. Ölüm oranı özellikle sağlıklı bireylerde düşük ama bulaşıcılığı yüksek olduğu için bütün ülkelerde ciddi bir endişeye yol açmış durumda. Kimse başka bir konudan konuşamıyor, herkes doğal olarak hastalığa odaklanmış halde. Bu hastalığın etkileri de geçecek ve tabii ki aşısı, tedavisi bulunacak. İnsanlık çok daha ölümcül birçok hastalığı yer yüzünden neredeyse silmeyi başardı. Ne yazık ki bunlardan bazıları, insanların mantık dışı tavırlar ile aşı yaptırmamaları yüzünden geri geliyor ve çocukları öldürüp sakat bırakıyor. Bu bize mantıklı ve soğukkanlı davranmanın ne kadar önemli olduğunu gösteriyor.
Devamlı bir şeylerden korkuyoruz; bir gün deprem, bir gün savaş diğer gün grip. Hayat birçok belirsizlikle dolu. Bugün virüs geçecek yarın başka bir şey çıkacak. Eğer çocuklarımızın aşırı kaygılı olmasına neden olursak, bu belirsizliklerle başa çıkmaları çok zorlaşacak.
Bu nedenle, çocuklarımıza bir sorun olduğu zaman bunun nasıl üstesinden geleceklerini öğretmek ve yetişkinler olarak sakin kalmak zorundayız. Yoksa ne bizim ne de çocuklarımızın kaygısı azalmaz.
COVID-19 ile ilgili olarak yapılması gerekenler açık. Bunların çoğu düzenli olarak ellerini yıkamak gibi temel hijyen kuralları ile ilgili. Diğerleri sosyal mesafeyi gerektiriyor. Bunun için bazen bireylerin kendileri karar vermeli, eğer hasta olduğunuzu hissediyorsanız kendinizi izole etmeye karar verebilirsiniz. Bazen de büyük grupların davranışlarının düzenlenmesi gerekiyor ve bunun ne zaman gerektiğine de otoriteler karar veriyor.
Anlamsız alışverişler, stok yapma, çocuğunu hiç dışarı çıkarmama gibi davranışların faydası yok. Hayat sadece virüsten ibaret değil ve insanların diğer ihtiyaçları da var. Örneğin sağlık kurumuna gitmeyeceğim diye devam eden tedavileri bırakmak veya ertelemek de hiç mantıklı değil çünkü olağanüstü durumun ne kadar devam edeceğini bilmiyoruz. Benzer şekilde kısa mesafe uçuşlarından kaçınmak da akıllıca görünmüyor.
Bence en zararlı davranışlardan birisi dedikodu ve asılsız haberler yaymak. Bu işten sıyrılmak için herkes otoritelerin söylediklerine ve açıklamalarına güvenmek zorunda. Bizde yetkililerin elindeki bilgiler yok, herkes kulaktan dolma söylemleri birbirine iletirse yetkililerin sağlıklı uygulamalarda bulunması da çok zorlaşacak. Dolayısı ile, sağlık bakanlığı, Türk Tabipler Birliği, Dünya Sağlık Örgütü gibi kurumlar ne diyor ona bakmalı ve davranışlarımızı ona göre belirlemeliyiz.
Çocuklara temel hijyen kurallarını öğretmeliyiz ve mutlaka sakin kalmalıyız.
Prof. Dr. Özgür Öner – Çocuk ve Ergen Psikiyatristi – Psikoterapist