Dün Kanal D Ana haber için bir röportaj verdim. Konu, bir masalda geçen korkutucu ve oldukça da iğrenç bir pasajda, bir babanın oğlunun kafasını kestiği, üvey annenin bunu pişirip kız kardeşine yedirmeye çalıştığı ile ilgili yazılan bölümün çocuklar üzerindeki etkisi üzerineydi. Tabii, genelde bu tip röportajlarda olduğu gibi konuşmanın sadece belli bir kısmı yayınlandı. İronik olarak, masalla ilgili haberden hemen sonra babasının bıçaklayarak öldürdüğü 10 yaşında bir çocukla ilgili bir haber girdi yayına! Masallar mı yoksa çocukların gördüğü gerçekler mi daha yaralayıcı? Konu önemli, bu yüzden görüşlerimi yazmak istedim.
Masal, zihinden uydurulmuş bir öyküdür, amacı eğlendirmek ve aynı zamanda ahlaki mesajlar vermektir. Masallar çocukları hayatta en çok korktukları şeylerle, anne babaları tarafından terk edilme, yalnız kalma, anne babalarının ölmesi, kötü üvey annenin elinde kalma gibi durumlarla yüzleştirir. Mesela Hansel ve Gretel masalına baktığımızda pek çok korkunç durumu bir arada görüyoruz. Anne ve babaları tarafından ölmeleri için ormanda terk edilen çocuklar, onları yemeye çalışan kötü büyücü, gibi. Pamuk Prenses’te ise üvey kızına ait olduğunu sandığı kalbi yiyen bir üvey anne var. Ancak klasik masallar çocuklar üzerinde tahmin edilen korkutucu etkiyi oluşturmaz çünkü “gerçek” hayattan farklı olduğu açıkça bellidir. Bu, masalın ilk cümlesinin “Bir zamanlar uzak bir diyarda…” şeklinde başlaması ile okuyucuya belli edilir ve periler, büyülü canlılar gibi bu dünyada olmayan varlıkları içermesiyle etki kuvvetlendirilir.
Masalların; en azından büyük bir çoğunluğunun diğer bir özelliği, başlangıcında son derece kuvvetsiz durumda olan (evin en küçük çocuğu, dışlanmış, terk edilmiş) bireyin zaman içerisinde kuvvetlenmesi ve sonunda zafere kavuşmasıdır. Bu durum, çocuğa, en kötü durumda bile başa çıkabileceğini, anne babası olmasa bile bu hayatta bazı şeyleri yapabileceği mesajını verir. Masalların çoğunda kahraman çocuk, zaman içerisinde olgunlaşır ve gelişir. Çoğu zaman da masalın sonunda kendisi evlenir ve ailesini kurar.
Klasik masallarda genelde kötü anne ve üvey anne imajları etrafında gelişir, babalar ya etkisizdir ya da iyidir. Bu açından kendi yazıldıkları dönemin sosyal yargılarını yansıtırlar.
Gerçek olaylarda ise masallardaki bu özelliklerin hiç birisi yok! Haberdeki çocuk gerçekten öldü ve hiçbir peri onu geri getirmeyecek. Bunu yapan kötü cadı değil çocuğun kendi babası. Olay uzak bir diyarda bir zamanlar değil şu anda ve bu ülkede gerçekleşiyor. Çocuk için hangisi daha korkutucu acaba?
Amacım çok gürültü kopan masal kitabını savunmak değil tabii ki, ama bunu yerden yere vururken, hem de aynı yayında, daha korkutucu bir haberi herkesin seyrettiği bir saatte üstüne basa basa vermek bence hiç de tutarlı davranışlar değil. Madem çocukları düşünüyoruz, bunu kendi davranışlarımızda gösterelim, sadece diğer insanları eleştirirken değil.
Prof. Dr. Özgür Öner
Çocuk ve Ergen Psikiyatristi, Psikoterapist