Amerikan Psikiyatri Birliği’ne göre bir kişilik bozukluğu, kişinin içsel deneyim ve davranışlarında uzun süreli, kişinin kültürü ile uyumlu olmayan, katı, esneklikten uzak, ergenlik veya genç yetişkinlikte başlayan, zaman içerisinde kalıcı ve işlev sorunlarına yol açan bir örüntüdür. Bu örüntü kişinin düşüncelerini, duygularını, davranışlarını, dürtü kontrolünü ve sosyal ilişkilerini etkileyebilir. Bu özellikler bir çok durum ve ortamda kendilerini gösterirler ve süreklidirler. Genelde çocuk ve ergenlerde kişilik bozukluğu tanısı konmaz, eğer konacaksa belirtilerin en az 1 yıldır sürmesi gereklidir. Geleneksel olarak kişilik bozuklukları A (Şizoid, Şizotipal, Paranoid), B (Histrionik, Antisosyal, Borderline, Narsisistik) ve C (Pasif Agresif, Obsesif Kompulsif, Çekingen, Bağımlı) kümelerine ayrılır.
Alternatif bir sınıflamaya göre ise kişilik bozuklukları farklı şekilde ele alınabilir. İlk olarak, herhangi bir kişilik bozukluğu tanısı için kimlik, amaçlar, empati ve yakınlık alanlarından en az ikisinde sorun olması gerekir. Sorunun derecesi tanımlanır. Bu sorun alanlarının üzerine her bir özel kişilik bozukluğu için ayrı patolojiler gelir. Yani, bütün kişilik sorunları için ortak bir zemin ve farklı kişilik bozuklukları için farklı özellikler vardır.
Kişilik bozuklukları ile ilgili olarak bilinmesi gereken önemli bir nokta, kişilik bozukluğu tanısının hızlı bir şekilde konmasının sık sık hatalı tanılara yol açtığıdır. Uygun bir şekilde bu tanıların konabilmesi için, olgunun davranış örüntülerinin çok iyi bir şekilde değerlendirilmesi gereklidir. Sadece kalem kağıt testleri ile veya tek bir görüşme ile konulan tanılara rağbet edilmemelidir.
Kişilik bozukluklarının tedavisi uzun süreli ve güçtür. Kişilik bozuklukları ilaçlarla tedavi edilemez, ancak eşlik eden sorunlar için ilaç kullanılabilir. Tedavide bireysel ve grup terapilerinin uzun süreli ve yetkin bir şekilde uygulanması gereklidir.
Bunlar da İlginizi Çekebilir