Şizofreni Ve Diğer Psikotik Bozukluklar
PSİKOZ NEDİR?
Psikoz, kişinin gerçeği değerlendirme halinin bozulmasıdır. Gerçeği değerlendirme halinin bozulması, kişinin “içsel” ve ”dışsal” arasındaki farkı kaybetmesidir. Bu durum kendisini klinik olarak aşağıdaki bulgularla gösterir:
- Halüsinasyonlar (varsanılar): olmayan bir uyaranın varmış gibi algılanmasıdır. Psikotik bozukluklarda en çok işitsel (işitme ile ilgili, sesler duyma, konuşmalara işitme vs) halüsinasyonlar olur.
- Sanrılar (delüzyonlar): kişinin, kendi kültürü ile uyumlu olmayan bir inanca ve düşünceye, bu düşünce ve inancın gerçekliğini gösterecek bir kanıt olmamasına (veya tersine dair birçok kanıt olmasına) rağmen, ikna edilmeyecek bir şekilde sıkı sıkıya bağlı olması durumudur. Psikotik hastalarda en çok zarar görme ve kendisi ile ilgili konuşulduğu, ona özel işaretler verildiğini içeren sanrılar olur. Dinsel sanrılarda oldukça sıktır. Sanrılar, bu dünyada olamayacak, mantıkla bağdaşmayan (beynime uzaylılar çip yerleştirdi) düşünce ve inançlar olabileceği gibi, bu dünyada olabilecek (karım beni aldatıyor) düşünce ve inançları da içerebilir.
- Dezorganize konuşma: Hastaların konuşmasının akışı bozulur, düşünceler arasında normalde görülen çağrışımlar izlenmeyebilir, hasta çok atipik konuşabilir veya konuşmayı tamamen kesebilir. Yani, psikotik hastalarda geniş bir yelpazede konuşma sorunları görülebilir.
- Dezorganize davranışlar: bu davranışlar dışarıdan fark edilebilen bir amaca yönelik değildir.
- “Negatif” belirtiler: bu belirtiler kişinin normalde yaptığı bazı davranış ve sahip olduğu bazı özelliklerin kaybolmasıdır. Konuşmama, irade eksikliği, dikkat dağınıklığı, hayattan zevk almama, özbakım eksikliği gibi belirtiler bu başlık altında incelenir.
Psikoz, sadece şizofreniye has bir durum değildir. Duygudurum bozuklukları (depresyon, mani, bipolar bozukluk gibi), madde kullanımına veya genel tıbbi duruma bağlı olarak da psikoz ortaya çıkabilir. Ayrıca, belirtilerin süresine göre de tanılar değişmektedir.
ŞİZOFRENİ NEDİR?
Şizofreni bir kronik psikoz durumudur. Şizofreni tanısı olması için kişide yukarıda belirtilen ilk 3 belirtiden en az birisinin en az bir ay süreyle (başarılı bir tedavide daha kısa olabilir) var olması ve bozukluğu dair bulguların (açıkça psikoz ortaya çıkmadan önceki bulgular da dahildir) en az 6 aydır devam ediyor olması gereklidir.
Ergenlerde tanı konması kolay olmayabilir. Bipolar bozukluk ve diğer psikotik duygudurum bozuklukları, obsesif kompulsif bozukluk ve kişilik gelişimi/bozuklukları ile karışabilir. Dikkatli bir mental durum muayenesi ve ayırıcı tanı yapmak gerekir.
Halüsinasyon tarif eden çocukların çoğunda şizofreni veya diğer psikotik hastalıklar yoktur. Çocuklarda hayali arkadaş, aşırı aktif hayal gücü gibi normal gelişimde rastlanılan durumlar psikotik belirtiler değildir.
Şizofreni tanısını koyduracak herhangi bir tıbbi tetkik, beyin görüntülemesi vs yöntemi yoktur.
ŞİZOFRENİNİN SEBEBİ NEDİR?
Şizofreninin nedeni tam olarak bilinmemektedir. Ancak, genetik bir bozukluk olduğu, genetik ve çevresel etkileri etkileşimi ile ortaya çıktığı bilinmektedir.
Şizofreninin tüm toplumda prevalansı %1’dir. Tek yumurta ikizlerinde, birisinde hastalık varsa diğerinde olma riski %40-60, bir kardeşte varsa diğerinde olma riski %5-15 arasındadır. Bozukluğa neden olan genler tam olarak bilinmemektedir. Anne veya babada hastalık varsa çocuğunda görülme riski de benzer bir orandadır.
Çevresel risk faktörleri olarak ileri baba yaşı, gebelik dönemindeki enfeksiyonlar, doğum komplikasyonları, gebelik döneminde annenin açlığa maruz kalması, göç ve esrar kullanımı sayılabilir.
Psikolojik/sosyal faktörler şizofreninin nedeni değildir, ancak ortaya çıkma yaşını, şiddetinin ve bozukluğun gidişini etkilerler. Şizofreni riski yüksek bireyler sağlıklı aile ortamında yetişirlerse bu koruyucu etki gösterebilir. Ailede aşırı duygu ifadeleri ise riski arttırır. Psikososyal faktörler ile bozukluk arasındaki ilişki iki yönlüdür, yani bozukluk sorunları, sorunlar da bozukluğu arttırır.
ŞİZOFRENİNİN EVRELERİ NELERDİR?
Şizofreni dört evreden oluşur. Hastaların çoğunda belirtiler tam olarak ortaya çıkmadan önce sosyal içe çekilme ve izolasyon, garip davranışlar ve uğraşlar, akademik performansta düşüş, mutsuzluk, kendine bakımda azalma gibi belirtiler görülür. Bu döneme prodrom denilir. Akut dönem, halüsinasyon, sanrı ve dezorganize konuşmanın belirgin olduğu dönemdir. Bu dönemde belirgin işlevsel sorunlar olur, tedaviye yanıta göre aylar boyunca sürebilir. Düzelme dönemi, akut belirtilerin azaldığı ama negatif belirtilerin önde olduğu, işlev kaybının devam ettiği, aylar süren bir dönemdir. Şizofreni, ataklar şeklinde gitme eğilimi gösterir. Rezidüel dönem, hastaların pozitif belirtilerinin olmadığı, negatif belirtilerin hayatı etkilemeye devam ettiği yıllar süren bir dönem olarak görülebilir. Bütün hastalar rezidüel döneme gelemez, birçok hasta tedaviye rağmen belirtilerle yaşamaya devam eder.
ŞİZOFRENİ DÜZELİR Mİ, HASTALARA İLERİDE NE OLUR? ŞİZOFRENİNİN DÜZELMESİNİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER NELERDİR?
Şizofreni hastalarının bir kısmında oldukça iyi düzelme görülür. Yavaş başlayan, hastalıktan önceki mental durumu çok iyi olmayan, hastalık öncesi zeka seviyesi iyi olmayan, erken başlayan ve belirgin negatif belirtileri olan hastalar daha kötü seyreder. Şizofreni hastalarında madde kullanımı, obezite, hepatit, diabet (şeker hastalığı) ve kalp hastalıklarının riski daha yüksektir.
ŞİZOFRENİNİN TEDAVİSİ NEDİR?
Şizofreni tedavisinde antipsikotik ilaçlar kullanılır. Antipsikotik ilaçlarla birlikte, psikoeğitim ve destekleyici psikoterapiler, bilişsel rehabilitasyon gerekli olabilir.
Antipsikotik ilaçlar birinci ve ikinci jenerasyon olarak ayrılabilirler. Birinci jenerasyon ilaçlarla ikinci jenerasyon ilaçlar arasında belirgin bir etkinlik farkı olmadığını düşündüren birçok büyük çalışma bulunmaktadır. Birinci ve ikinci jenerasyon ilaçlar bazı yan etkiler açısından farklılık göstermektedir. Esas nokta, erken başlangıçlı şizofreni tedavisi gören olguların ancak %50’sinin 8 haftada tedaviye yanıt vermesi ve olguların sadece %12’sinin başta tedaviden fayda görseler bile aynı tedaviye 1 yıl süreyle devam etmesidir. Oysa tedavinin etkili olması için düzenli bir şekilde ve uzun süreli uygulanması gereklidir. Tedaviye dirençli (farklı sınıftan 2 antipsikotik ilaca yeterli sürede ve dozda kullanıma rağmen yanıt vermeme) olgularda ise klozapin (Leponex) ismindeki ilaç kullanılmaktadır.
KAYNAK:
J.Am. Acad. Child Adolesc. Psychiatry, 2013;52(9):976–990.
Bunlar da İlginizi Çekebilir