2016 yılında başlamış olduğumuz ve İstanbul Kalkınma Ajansı tarafından desteklenen, Tohum Otizm Vakfı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve İstanbul Halk Sağlığı Müdürlüğü ortaklığında yürütülen ‘Otizmde Tarama, Tanılama ve Eğitim Modelinin Geliştirilmesi Projesi’ devam ediyor. 2018 yılı başında sona erecek olan projemizde İstanbul’da yaşayan, 18-36 ay arası 10.000 çocuk, Otizm Spektrum Bozuklukları riskine karşı taranmış olacak. Bu kapsamda aile hekimleri ile bilgilendirme çalışmalarına yapıldı ve Otizmi Tanıma ve M-Chat Tarama Ölçeği Eğitimleri Prof. Dr. Özgür Öner tarafından 10 Mart 2017 Cuma Günü, Maltepe Türkan Saylan Kültür Merkezinde ve 20 Mart 2017’de Şişli Radisson Blu Otelinde gerçekleştirildi. Amaç, 18-36 ay arasındaki çocuklara aşı, kontrol, muayene gibi sebeplerle bir araya gelen aile hekimlerine Otizm konusunda farkındalık oluşturmak ve çocukları bu dönemde tanılayarak tedavi ve eğitimlerine erkenden başlama şansını elde etmek. Prof. Dr. Özgür Öner yapılan çalışmayı detayları ile anlattı:
Tarama Niçin Önemli?
Otizm Spektrum Bozukluklarının sıklığı 68 çocukta 1 olarak tanılanmaktadır. Bu, oldukça yüksek bir orandır. Otizm spektrum bozukluklarının erken tanınması ve yoğun bir tedavinin erken başlanması durumunda bozukluğun seyrinin daha iyi olabileceğini gösteren çalışmalar mevcuttur. Bu nedenle, otizm spektrum bozuklukları erken tanısı için tarama ilk adım olarak görülebilir. Bir yıl sürecek proje sonrasında İstanbul’da Otizm konusunda sağlıklı istatistikler elde edilmiş olacak.
Tarama İçin Uygun Yöntem Nedir?
Türkiye’de tarama ve erken tanı için en uygun dönem 18-36 ay arası olarak görünmektedir. Bu dönemde rutin çocukluk aşıları sırasında aile hekimleri ve onlar ile çalışan veya herhangi bir şekilde bu dönemde çocuklarla temas halinde olan bütün sağlık personeli otizm taraması için en uygun personeli oluşturmaktadır. Bu sağlık çalışanları, sağlıklı çocuk izlemini hali hazırda yürütmektedir; yapılması gereken bu izleme otizm tarama ve değerlendirilmesinin yerleştirilmesidir. En uygun görünen yöntem, sık kullanılan bir tarama ölçeği (örneğin M-CHAT-RF) kullanılması ve sağlık personelinin otizmin temel bulgularını gözlemlemeyi öğrenmesidir. Ölçekte belli bir puanın üzerinde alan çocukların anne babaları ile daha sonra otizm lehine görünen davranışların daha ayrıntılı bir değerlendirmesinin telefon veya yüz yüze görüşme ile yapılması gerekir. Bu değerlendirme sonucunda da risk altında görülen olguların, kardeşinde otizm olan bütün çocukların ve anne/babanın otizm ile ilgili endişelerini ifade ettiği tüm çocukların ayrıntılı bir değerlendirme için çocuk ve ergen psikiyatrisi uzmanına yönlendirilmesi gereklidir. Tarama süresince risk altında görülen çocukların muayenelerini bizzat kendisinin gerçekleştirdiğini söyleyen Prof. Dr. Özgür Öner, bu modelin gelecekte uygulanabilir olmasını dilediğini kaydediyor.
Taramadan Sonra?
Taramadan sonra kesin tanı konulmalı ve çocuk mümkün olduğunca çabuk bir şekilde kaliteli, her sorununun ele alınabildiği uzmanlıkta ve yeterli yoğunlukta bir eğitim sürecine yönlendirilmelidir. Ne yazık ki, bu adımların her ikisinde de yurdumuzda ciddi sorunlar bulunmaktadır. Daha fazla uzmanın dengeli dağılımının ve uzmanların hizmet içi eğitimlerinin sağlanması, sağlık kurulu ve ‘Rehberlik Araştırma Merkezi’ raporlama süreçlerinin daha pratik hale getirilmesi, özel eğitim kurumlarının yetkinliklerinin ve bu kurumların denetimlerinin arttırılması, devletin ve özel sigortaların daha yoğun bir eğitimi desteklemesinin sağlanması gerekmektedir.